Proje, binanın her şeyidir. Normlara uygun çizilen projeler, binanızı ısıtsa, soğutsa ve havalandırsa bile, standartlar içinde kalacağı için size yenilik sunmaz. Şu ana kadar bilinen tüm proje metotları, birkaç ufak yenilik hariç, 50 yıldan daha eskidir. Son yıllarda sadece VRF sistemi eklenmiştir. Ancak bunun da pek çok eleştirilen yanı vardır ve tüm proje metotları ısıtma, soğutma ve havalandırmayı sağlarken, biz bu tekniğin çok daha ilerisindeyiz. Hava da bulunan iyonlar, mikroorganizmalar, partiküller, oksijen, karbondioksit ve karbonmonoksit de ilgi alanımız ve çözüm sürecimiz içerisindedir.

Örneğin, klima santralleri ile taze hava miktarı yapay burun sayesinde havanın kalitesini koklayarak veya hissederek gerekli taze hava ve kirli hava oranları otomatik olarak ayarlanır. Aynı zamanda geliştirmiş olduğumuz hava kalitesi teknolojisi, havada ve mahalde bulunan mikroorganizmaları dezenfekte ettiği ve kokuları giderdiği için daha az dış hava ile daha yüksek kaliteli hava ve ortam sunmaktadır. Ayrıca bu teknoloji, insanlara çalışma ve yaşam ortamlarına iyi dengelemesi sayesinde daha az stresli ve daha dikkatli olmasını sağlamaktadır. Ortama huzur ve barış sunar.

Bir projeci 2 borulu ve 4 borulu sistemi çalışırken, biz 1 borulu, 2 borulu, 3 borulu ve 4 borulu sistem entegrasyonunu ve çalışma metotlarını bilmekte ve uygulamaktayız. Çalıştığımız alan içerisinde yurt içi ve yurt dışı özel projeler yapmış olup, son 10 yıldır beyaz enerji cihaz ve teknolojilerini geliştirip ürettiğimiz için proje çizim işlerine kendimizi soyutlamıştık. Fakat geldiğimiz noktada, proje çizen çoğu firmaların standart normların dışına çıkmak istememeleri, müşterilerin mekanik daire inşaat görüntüsü, enerji tüketimlerinde artışlar, mekanik dairenin büyümesi, mimari çirkinlikler, bakım giderleri, şaftlardaki karmaşa, kat yüksekliklerinde önemli kayıplar ve çevresel karbon salınımları gibi pek çok alanda problemlerin devam etmesine yol açmaktadır.

Genellikle bu ilişki projeci firmalar, malzeme satıcıları ve projeyi yaptıranlar arasında bir ekosistem oluşturmuştur. Bu ekosistemde projeci, aşırı rekabetten dolayı çok ucuz rakamlara emeğini ve zamanını zayi etmektedir. Proje talep eden ise hem daha pahalı bir sistem, hem daha ticari alan kayıpları ile birlikte problemli bir sistem, hem de enerjiyi daha fazla tüketen bir sistem satın almış olur. Malzemeciler ise aşağı yukarı aynı verimliliklerdeki makineleri ±%10 aldıkları sertifikalar vs. ile taahhütçü firmaya satarak işi tamamlamış olur. Üreticiler ve tedarikçiler çok fazla olduğundan dolayı üreticilerin karlılıkları da dip yapmış durumdadır. Taahhütü yapan yüklenici ise genellikle bir müteahhide iş yaptığı için müteahhit de en az 10 teklif alarak yüklenici firmanın karlarını minimize ederken, kur dalgalanmaları, şantiye entegrasyonu ve ilerlemesinin hızı, malzemelere gelen fiyat değişiklikleri vb. durumlar yüklenici firmaları zor durumda bırakmaktadır. Klasik metotlarla yapılan işler, daha yoğun tesisat malzemeleri ile yapılırken, hem daha yoğun ve karmaşık malzemelerle yapılmakta hem de çok daha fazla adam/saat işçilik gerektirmektedir.

Bütün bu ekosistemde, tüm tarafların kazançlı çıkmadığı ortadadır. Beyaz bakış mühendisliği ise yukarıda sayılan tüm olumsuzlukları ortadan kaldırdığı gibi, bina sahibi, projeci, yüklenici ve çalışanların tamamının kazançlı çıkacağı bir sistemdir. Biz buna kazan-kazan metodu diyoruz. Çünkü bina sahibi, mekanik dairelerdeki azalmanın sağladığı fiyat avantajı ile tüm sistem yatırım maliyetini karşılayacak veya kazanca geçirecek şekilde avantaj sağlar. Ayrıca işletme ve bakım maliyetlerinde değerlendirildiğinde, siparişçi veya bina sahibi alacaklı hale gelebilir. Malzeme üretici ve satıcıları ise üretimden kaynaklı standart karlarını edecekler, ayrıca rekabet şansları da daha kabul edilebilir ortam olacaktır. Montajcı firma ise işleri daha hızlı yürüteceği için iş bitirme süreleri hızlanırken karlılıkları da daha fazla olacaktır. Bu metoda baktığında herkesin kazançlı çıktığı bir kazan-kazan durumu ortaya çıkar.